Merhaba, 

Alüminyum Yapı Dergisinin 68. Sayısı ile yine birlikteyiz. 

2015 yılını geride bıraktığımız şu soğuk kış günlerinde öncelikle 2016 yılının tüm sektörümüzün daha güçlü, başarılı ve istikrarlı bir yol haritası çizmesi dileği ile başlamak istiyorum.  Acısıyla tatlısıyla tamamladığımız 2015 yılı beklentilerinin 2016 yılının son çeyreğindeki raflara kaldırılması bir bakıma üzücü ve yeni yıla buruk girmemize yol açıyor. Tek parti hükümetinin tekrar göreve gelmesi firmalarımızı özellikle geleceği daha aydınlık görmek isteyen Türk Alüminyum Sektörünü pek de mutlu etmiş görünmüyor. 

Aslında tüm beklentiler tek parti hükümeti üzerine kurulacak yeni düzenden geçiyor. Fakat ülke içerisindeki beklenmedik karışıklıklar, yurtdışına yönelik belirsizlikler ve komşu ülkelerle yaşadığımız ciddi sıkıntılar neredeyse ülkemizi bütün dünya gündemine taşımış vaziyette. Artık ne siyasilerin, ne ekonomistlerin ne de bu meselelere kafa yoran aydın ve yazar kesiminden insanların ülkemizin geleceğine dair önemli, ümitli ve kalıcı tablolar çizmediğini düşünüyorum, gözlemliyorum. Özellikle takip ettiğim yerel ve yabancı basının ülkemizin manzarasını iç açıcı göstermediğini, endişe içerisinde gösterdiğini söyleyebilirim. Fakat şuna her zaman inanmış ve söylemişimdir; Bizim ülkemiz aslında dünyanın sayılı güzelliklerine sahip ve en bereketli toprakların bulunduğu bir ülke. En karanlık ve hiçbir ümit ışığının olmadığı zamanlarda bile bu ülkenin büyük sıçramalar yapabildiğini tarih bize göstermiştir. 

Rüzgâr nereden nasıl eser bilinmez ama bu endişe verici manzaranın yerini daha güzel günlere bırakacağı, yaşanan bütün gelişmelerin bize faydasının dokunacağı kesindir. Bugün bütün komşu ülkelerimizde savaş çığırtkanlığı yapanların eline yine her zamanki gibi bir şey geçmeyeceği ortadadır. Aslında büyük devletin büyük derdi vardır düşüncesiyle yaşamak gerekiyor. Bu kadar olumsuz sahneler ve senaryolar karşısında ülke topraklarında halen güvene endeksli ticari hareketler ve önemli yatırımlara imza atılabiliyorsa buna deli cesareti de deseniz haklısınız diyebiliriz. Ancak bunun sadece delice bir cesaret işi olmadığını, ülkenin bize miras bıraktığı değerlerden beslendiğini ve güncel gelişmeler can sıkıcı görünse de dipte derinde ülkeye ve insanlarına duyulan derin güven duygusunun ana motivasyon kaynağı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Biz ülkemize, devletimize ve insanlarımıza inanıyoruz, güveniyoruz ve bunun için de risk alabiliyoruz.

Bugün Türk alüminyum sektörü tarihin en büyük üretim gücüne sahip dönemlerini yaşıyor. İthal ettiği alüminyum hammaddesini işleyip katma değer katarak yine bunu yurtdışına, uzak yakın birçok devlete ihraç eden önemli bir sektörüz. 6000’e yakın sektöre hayat veren bu güzide metalin en büyük sıkıntısı katma değer konusunda ve parasal değer konusunda yaşadığı belirsizlik ve gerginlik. Her sektör vadeyi konuşmaz iken, alüminyum sektörünün vadeli satışları konuşuyor olması ve vade aralıklarının firma sayılarındaki yükselişe endeksli yükselişi özellikle alüminyum profil üretiminde neredeyse sektörü çıkmaza sokmuş, ciddi bir tıkanıklığa yol açmıştır. Her yazımda belirttiğim gibi, özellikle vadeli satışların bu sektörü karanlığa götürmenin yanı sıra, metalin geleceğini de güçsüzleştirdiği, bu alanda gerçekleşebilecek önemli sıçramaları engellediği de ortadadır. Özellikle yapı sektörünün katma değeri haline gelmiş bir ürünün yok pahasına satışının yapılması sıkıntılı sürecin esas başlangıcı olarak görülebilir. 

Yükselen tonajlar, düşen kazançlar ve risk altında yaşayan bir sektörün bir parçası olacağımı hiç hayal etmiyordum. Bunun için birlik-beraberlik ve aynı çatı altında, aynı dili konuşan bir alüminyum sektörü hep hayalimdi. Bu hayalimin yakın zamanda gerçekleşeceğine ve firmalarımın geleceğe ışık tutacak ve dünya ekonomilerinde önemli bir yeri olan, gelişen, büyüyen bir metalin önemli bir parçası olacağını düşünüyorum. Şimdiye kadar gerçekleşenler, bu hayalimin de somutlaştığını göstermektedir. 

Değerli firmalarım, kıymetli yöneticilerim. Özellikle bu sayıda bana ayrılan sayfalardan sizlerle önemli bir konuyu paylaşmak isterim. Çok kıymet verdiğim iki firmam; Saray Alüminyum ve Ersaş Alüminyum ailelerine baş sağlığı dilemek istiyorum. Saray Alüminyum’un Genel Müdürü merhum Timur ULUCAK ve Ersaş Alüminyumun kurucu başkanı ve Sayın İbrahim ve Mustafa GÖZE’NİN kıymetli babaları Merhum Hacı Hasan GÖZE aramızdan ayrılmış, hakkın rahmetine kavuşmuştur. Allah rahmet eylesin, mekânları cennet olsun. Her iki büyük firmamın da başı sağ olsun. Sevdiklerine sabırlar versin. 

Her sayıda olduğu gibi bu sayımızda da bizleri yalnız bırakmayan, desteklerini esirgemeyen tüm firmalarımıza başarılar dilerim.