Öncelikle firmanızın kuruluş sürecinden bahseder misiniz biraz?
Kurucumuz Mehmet Ekmekçi Bey bu bölgede elektrik kablo pazarlamasını ve ticaretini yapıyordu. Göreme Kimya olarakbizim ticaretimiz başladı. Bir arkadaşımız Ankara’da toz boya sektörü konusunda sektördeki gelişimi ve büyümesinden bahsetti bize. Biz toz boya ile 1998 yılı içerisinde tanıştık. Bizim bölgemizde yeni yeni konuşulan bir sektördü o sıralar toz boya. Yeni bir teknoloji ve gelişim olduğunu görünce Mehmet Bey, elektrik kablo satışından elektrostatik toz boya ve kimyasallarının satışına başladı. Söz konusu satış ve pazarlama olunca o an kablo olmuş ya da elektrostatik toz boya olmuş ilk etapta fark etmiyor. Öncelikli olarakişini benimseyip sevmek gerekiyor. Çok fazla sermaye yatırımı yapmaya da gerek yoktu. Mütevazıküçük bir işyeri, basit, malzeme taşıyacağınız bir araç ile kendi emeğiniz ve isteğinizle yapılabilecek ortamdı ve biz bunu yaptık. Çok fazla sermaye yatırımı yapmadık. Kimyasalla başladık. Bu fırsatı bulunca da metal sanayi ile tanışmış olduk.
Metal sanayi sektörüne girince müşterilerimiz sadece kimyasal ürünler değil toz boya sektörüne de yönlendirmiş oldu bizleri. Aslına bakarsanız çıkış başlamıştı. Müşterilerimiz parça parça firmalardan alacakları ve tedarik edecekleri bütün ürünleri tek bir yerden,özellikle hizmeti iyi alıyorlarsa arayışa girmeden çözmeyi tercih ettiler. Bu da bizlerin gelişimine çok önemli fayda sağladı. Toz boya sektörü o sıralar çok hızlı büyüyordu ve en büyük ihtiyaç ürün halindeydi. Sürekli bizlere olan talep artınca biz de o sıralar Akzo Nobel firması ile tanıştık. Dünya’nın en önemli firmasının da Türkiye’de yanılmıyorsam ilk giriş tarihi de 2001 yılıydı. Bu da bizim için çok büyük avantaj oldu. Çünkü Akzo Nobel bizleri yetiştirdi. Bizebu alanla ilgili her şeyi anlattı, bilgilendirdi, toz boyadaki üst segmentlerin ne olduğunu bizimle paylaştı. Onların piyasada var olma sebeplerini anlattı. Satış stratejilerini anlattı. Uygulamaları gösterdi. Bütün yeni gelişen teknolojiler hakkında bizleri bire bir bilgilendirdi.
En son teknoloji olarak eloksal rengi elektrostatik toz boyayı üretime aldı. Şu an dünyanın en çok ihtiyaç duyduğu üründür bu. Biz bunu şu an fabrikamızda uyguluyoruz, özellikle cam balkon profillerinde. Toz boya belki hiçbir zaman eloksalın yerini alamayacak ama önemli bir Pazar konuşursak büyümesi ve gelişmesi kaçınılmaz olacak. Bazı malzemeler eloksal olmak zorunda, özellikle kimyasal dayanım ve üstün mukavemet gerektiren ürünlerde eloksal olmak zorunda.
Bugün elektrostatik toz boyalarda artık yeni teknolojik ürünlerle projelere 25 yıl garanti veriyorlar. Ama şart şu: Qualicoat belgesi olan boyahanede boyamak şartıyla. Tesisin çok büyük önemi var artık. Toz boyada uygulama şartlarını yakalayamazsanız kaliteli üretimi başaramazsınız. Elektrostatik toz boya ile eloksal arasında en önemli konu çevresel faktörler.
Elli Alüminyumun hikâyesinden biraz bahseder misiniz bizlere?
Biraz tesadüf oldu Elli Alüminyum. Sektörde 2013-2014 yılları arasında toz boya satışında lider bir firmaydık Göreme Kimya olarak. Artık daha fazla büyümek istiyorduk. Aklımızda toz boya imalatı vardı. Adana’nın bizim için en büyük bölgesel avantajı alüminyum konusunda Zahit Alüminyum gibi, Aslanlar Alüminyum gibi, Ortadoğu Alüminyum, Armet Alüminyum gibi firmaların öncülüğünde çok iyi yerlere gelmiş olmasıydı. Çok önemli katkılarsağlamışlar. Bu firmalarla çok iyi ilişki ve bağlantılarımızolunca biz de artık bu sektörün bir parçası olduğumuza inanmaya başladık. 3 sene önce tesadüfen satışa çıkan bir pres bize nasip oldu kuruluşumuzda. “Her şey nasip,” derler ya bizim de başlangıç seviyemiz tamamen tesadüf üzerine oldu.Aklımızda vardı fakat şartların oluşması için zaman da gerekiyordu. Canla başla mücadele ederek alüminyum sektöründeki eksiklikleri bilip gördüğümüz için “Ne kadar karşılarız, nasıl farklı olup farklı satış yaparız?” diyerek çalışmalara başladık. Talep var fakat bazı konularda müşteriler mutsuz. Onların istediğini üretmek için gerçekten inanılmaz enerji harcamak gerekiyor. Çünkü onlar da bir yerlere satış yapıyorlar, uygulama yapıyorlar, verdikleri sözlere bağlılar;bu yüzden onları iyi dinlemek ve ihtiyaçlarını gidermek gerekiyor. Fabrikalar büyümeye başlayınca ürettikleri profillerin hacimleri ve tonajları da artmaya başladı. Bu yüzden her profili olması gerektiği hassasiyette ve termin süresinde ister istemez veremediler. Bu da bizim gibi yeni kurulan tesisler için önemli bir avantaj oldu. Emekleme dönemimiz oldu ancak biz bu dönemde öğrenmeye de başladık. Şu an artık firma yavaş yavaş yürümeye başladı.
Fabrika hakkında bizleri bilgilendir misiniz?
23.000 m2 alanda kuruldu tesisimiz. 6.000 m2’si kapalı alandan oluşuyor. Üretim için 5.000 m2, stok için 1.000 m2’lik kapalı alandan oluşuyor. 400 m2 idari alanımız var. 1.100 Ton’luk bir presimiz var. Kapasitemiz; yaklaşık olarak 250 -300 ton. Bu bizim yaklaşık aylık üretimimiz. Yerimizi hazırladık, bu seneki durum analizini yaptıktan sonra ikinci bir presi devreye almayı düşünüyoruz. 5 veya 7 inç bir pres yatırımı olacak. Bu yatırımı her profili üretelim diye yapmayı düşünmüyoruz. Çünkü bugün sektörü incelediğimiz zaman fabrikaların çoğu bu çokluğun içerisinde, işin mühendislik tarafının dışına çıkarak, ister istemez, gelen talepler nedeniyle tamamen fason üretim tesislerine dönüşüyor. Yani bugün firma yapı sanayinin içerisindekiprofili üretirken bakıyorsunuz soğutma sektöründe, ısıtma sektöründe, aydınlatma sektöründe, makine sektöründe, otomotiv sektöründe. Yani tamamen kalıba ayarlı bir üretim anlayışı oluşuyor. İlk baktığınız zaman her firma yöneticisi zamanla bunun değişeceğini ve hedeflenen alanda profesyonel ürünleri üreteceğini yani Ar-Ge’ye dayalı olacağını söylerken mecburen o kaostanhiçbiri kendini kurtaramıyor. O kadar çeşitli portföy var ki ticaret artık arkadaşlığa dönüşmüş. Herkes bir kalıp elinde geliyor. Bu fabrikanın 3-5 presle o kadar ürüne yetişmesi çok zor ve maliyetli. Biz biraz daha ürün üzerine spesifik yolları tercih etmek istiyoruz. Ürettiğimiz kalem sayısı kısıtlı olsun ama verimli olsun istiyoruz. Şu anda 3 kalem üründe yaklaşık 35-40 müşteriye tam anlamıyla detaylı bir şekilde hizmet verebiliyoruz. Çok fazla üretim maliyetlerini yükseltmeden toplu üretimler yaparak daha emin ve garantili büyümek istiyoruz. 2017 yılında başarılı satışlar yaptık ve tüm tahsilatı yaptık bu bizim gibi firmalar için çok önemli. İç piyasaya sıkışıp kaldığınız zaman ve çeke dayalı satışın olduğu yerlerde sıkıntı kaçınılmaz oluyor. Biz şu anda ürün bazlı, sağlam müşteri ne istiyorsa onu yapmaya çalışıyoruz. Büyük enerji harcayarak çok para kazanılmaz. Her sektöre cevap vermek zorunda değil bu tesislerin tamamı.
Örneğin bugün sineklik profili üretmeye kalkıyorsunuz, hafif malzeme 200 kilo üretiyorsunuz fakat başka malzeme üretseniz 350 kg üretebileceksiniz. Pazara çıkarıyorsunuz malzemeyi, en alt seviyeden işlem görüyor, en çok vadeyi yiyen malzeme oluyor. Yani üretip sattığınıza baktığınız zaman değmiyor bile. Yani çok kârsız,maliyetine sırf olsun diye üretim yapmaya çalışıyorlar. Sırf müşteri kırılmasın, müşteriyi kaybetmeyeyim diye üretiliyor. Bugün otomatik kapı sektöründe uzmanlaşmaya çalışıyoruz, sürekli büyüyorlar, gelişiyorlar; önemli bir Pazar oluşturuyor. Sineklikten %10 daha kazançlı. Uğraşıyorsunuz, karşınızdaki de profesyonel oluyor. İlk başta biz de sineklik ürettik. Baktık ki geliştirmiyor farklı sektörü denedik. Otomatik kapı bunlardan biri.Solar profiller ve cam balkon profilleri ile büyüyüp gelişmek istedik. İhracat yapmak istiyoruz. ŞuanIrak ve İsrail’e ihracat yapıyoruz. Üretimimizin %30-40’lık bölümü o bölgelere ihracat olarak kendi etiketimizle gidiyor.
İşin pazarlamasından üretimine geçme sürecinde müşterileriniz bir bakıma rakibiniz de oldu. Bu durum sizleri imalat sürecinde sıkıntıya düşürmedi mi?
Aslına bakarsanız önemli bir deneyim bu. Mazimiz eski fakat 3 yıldır alüminyum profil imalatı yapıyoruz, bölge firmaları ile aramız oldukça iyi. Biz bölgemizdeki alüminyum profil imalatçıları ile rakip olmadan, meslektaş olmayı başardık, onlarla yaşadığımız süreçleri paylaştık ilişkilerimizde şeffaflığımızı sürekli koruduk, bunun sonucunda bölgemizdeki alüminyum profil imalatı yapan firmalar ile ticari ilişkilerimiz daha da iyi oldu, bu imalatçılar ile boya satış cirolarımız yükseldi, ayrıca bizim profil imalatına başlamamız ile birlikte onların yaşadığı sorunları anlamamız ve çözüm üretme imkanlarımızda artdı, çünkü biz hizmet firmasıyız, müşterilerimize yaşadıkları teknik sıkıntılarda çözüm üretemediğimiz zaman boyayı alabilecekleri çok yer var. Bu yüzden en büyük silahımız hem bölgeyi hem de pazarlama stratejisini çok iyi biliyoruz.
Uzun yıllardır sektörün içerisinde pazarlama firması olarak bulundunuz, 3 yıldır üretimdesiniz, biraz sektör değerlendirmesi yapabilir misiniz okurlarımız için?
Önceliklealüminyumun dünyadaki gelişimi çok önemli. Bugün hemen her sektörde alüminyum kullanılabiliyor. Hafif olması, kolay elde edilebilmesi ve kolay şekil alabilmesi sebebi ile gözde bir metal. Özellikle yapı sektörü bu konuda önemli seviyede kullanımda. Kişi başına tüketim oranına baktığımız zaman Türkiye halen düşük fakat dış dünyayı takip ettiğinizde bunun ekonomik güçle alakalı olduğunu ve ülkemizin de artık alüminyum tüketiminde önemli rol oynadığını görebiliyoruz. Bizim gibi tesislerin açılması ile birlikte ihtiyaç her geçen gün daha fazla çeşitlenecek ve karşılanacaktır. Bölgemizde çok önemli gelişmeler oluyor. Komşu ülkelerdeki sıkıntılar atlatılınca bizim gibi firmaların daha fazla önü açılacak. Kademe kademe büyüme olacaktır. Bizim gibi yeni açılan tesislerin de mutlaka sektörün ihtiyacına göre ürün üretmesi lazım, müşteri istediğine göre değil. Şayetfirmalar yaptıkları işte profesyonelleşip gelişemezlerse sürekli alttan yeni tesisler gündeme gelecek ve pazardaki pay daralacaktır, diye düşünüyorum. Ar-Ge çalışmasına çok büyük önem verilmesi gerekiyor. Avrupalı firmaların düşündüğü gibi düşünmek lazım. Müşterinin kabul ettiği kalitede ihtiyacını karşılayacak profiller üretirsek biz de işin kaymağını yeriz diye düşünüyorum. Gelecekte şayet biz eksikliklerimizi fark edip kendimizi geliştirirsek sektörün önü çok açık bu konuda. Hem tonaj olarak hem despesifik ürünler konusunda çok büyük eksikleri tamamlarız. Şu an rakamlarımız halen çok düşük ve Ar-Ge’ye yatırılan paranın çok dip seviyelerde olduğunu düşünüyorum. Bakın büyüğünden küçüğüne bütün sektör firmalarının içindeki herkesle konuşun, firma sahipleri işin başında ve kalifiye eleman yetiştirmekte sıkıntı yaşıyorlar. Bu yüzden çok önemli ihtiyaçları geri planda tutuyor.Firmalar makine yatırımı yapmak yerine sürekli Ar-Ge ve kaliteli profesyonel düşüncelere yatırım yaparsa işin rengi değişir. Bırakın daha da büyüyüp gelişsin, çözümcü yapı oluşsun. Bir şekilde bu üretimler olacaktır ama büyük ama küçük. Pazarlama boyutunda fiyatla değil profesyonellikle yapmamız lazım. X veya Y profillerinin tasarımını biz yaparsak o zaman para kazanırız. Bugün baktığınız zaman müşterilerin tamamı neredeyse elinde kâğıt çizimiyle geldiği zaman “bunu kaça yapıyorsunuz?” sorusuna cevap vermek için KG fiyatları devreye girer. Fakat sen çözüm üretirsen KGfiyatı yerine çalışmanın firmaya kaça mal olduğu konuşulacaktır. Bunu sağlamamız lazım. “Bu merdiven, cam balkon, bu iskele benim tasarımım,”dediğin zaman para kazanırsın, güç kazanırsın. Şart değil binlerce ton ürün üretmek. Baktığınız zaman 100 ton alüminyum profil üretirsiniz, üzerinde Ar-Ge yapılmış ve spesifik ürününe yönelik belki 500 ton malzeme üretseniz standart daha çok para kazanırsınız. 12 liraya fabrikadan çıkan alüminyum bugün 25 liraya satılabiliyorsa birileri tarafından onların Ar-Ge’ye yatırdıkları bedelden kaynaklanıyor.
Son olarak bizimle neler paylaşmak istersiniz?
Aslında en büyük hayalimiz birkaç sene içerisinde, üretimdeki kapasiteye yönelik eksikliklerimizi tamamlamak. Elli Alüminyum’un kendi patentli ürünleri ve kendi sistemleri ile piyasanın ve son tüketicinin ihtiyaç duyduğu ürünlerin kendi Ar-Ge’sinde tasarımını yaparak piyasaya süren bir firma olmasıen büyük hayalimdir. 3-5 sene içerisinde Elli Alüminyum’un kendi tasarım ürünlerine şahit olacaksınız. %100 yerli patent çalışması yapılmış ürünleri göreceksiniz. 5 inç presi olan aylık 350 ton kapasitesi olan bir tesiste dörtmühendis ve bir kimyager arkadaş çalışıyor. Bir demetalürji mühendisi arkadaşımız var. Ben ziraat mühendisiyim ve alüminyumu öğreniyorum. Hepimiz çekirdekten öğreniyoruz. Ama mutlaka öğrenince çok özel ve güzel işler gündeme gelecek diye düşünüyorum. Tek arzumuz, katma değerli ürünleri üretip ülkemize faydalı bir tesis olmak. O yüzden herkes eleman konuşuyor fakat yetiştiren yok. Bütün imalatçılar kazançlarının tamamını neredeyse makine, bina yatırımına yapıyor. Kalifiye eleman ve beyaz yakalılara ne kadar bütçe ayrılıyor bunlar çok önemli. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz ve başaracağımıza yürekten inanıyoruz.
