Yeşil dönüşüm sürecinde alüminyum sektörünün karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar üzerine kapsamlı bir röportaj
2025 vizyonu ile firmanızı okurlarımız adına tanıyalım.
Karbonrapor.com olarak, temel misyonumuz, sektördeki firmaların karbon ayak izini azaltma ve yeşil dönüşüm süreçlerinde rehberlik etmek. 2025 vizyonumuz, Türkiye’deki alüminyum sektörünün uluslararası pazarlarda rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir üretim standartlarına uyumunu sağlamaktır.
Alüminyum sektörünün geleceğinde karbon ayak izinin önemi nedir?
Alüminyum üretimi, yüksek enerji tüketimi nedeniyle önemli miktarda karbon emisyonuna sebep oluyor. Özellikle küresel ısınmayla mücadele kapsamında, sektörün karbon ayak izinin azaltılması artık bir zorunluluk haline geldi. Uluslararası ticaret düzenlemeleri ve değişen müşteri talepleri, bu konuyu sektörün en öncelikli gündem maddesi haline getiriyor.

Alüminyum sektör firmalarının üretim aşamasında karbon ayak izi konusunda hangi aşamaları takip etmeli ve ne gibi önlemler almalı?
Üretim sürecinde karbon ayak izinin azaltılması için kapsamlı bir yaklaşım gerekiyor. Firmalar öncelikle:
• Hammadde seçimi ve tedarik zinciri süreçlerinde sürdürülebilir seçenekler tercih edilmeli
• Enerji verimliliği projelerini hayata geçirmeli
• Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş yapmalı
• Geri dönüşüm oranlarını artırmalı
• Üretim teknolojilerini modernize etmeli
• Atık yönetimi ve ısı geri kazanımı sistemlerini kurmalı
Geri dönüşümün karbon ayak izine etkisi nedir?
Geri dönüştürülmüş alüminyum kullanılarak yapılan ikincil alüminyum üretimi, birincil üretime göre %95’e varan enerji tasarrufu sağlıyor. Bu nedenle, geri dönüşüm oranlarının artırılması, sektörün karbon ayak izinin azaltılmasında en etkili yöntemlerden biri olarak öne çıkıyor.
2026 yılında ciddi vergilendirmeler söz konusu. Bu süreci firmalar nasıl takip etmeli ve daralan zaman içerisinde ne gibi hazırlıklar yapmalılar?
AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi (CBAM) kapsamında firmalar:
• Karbon ayak izi ölçüm ve raporlama sistemlerini kurmalı
• Emisyon azaltım stratejilerini belirlemeli
• Gerekli sertifikasyon süreçlerini tamamlamalı
• Teknoloji yatırımlarını planlamalı
• Çalışan eğitimlerini tamamlamalı
Daralan zamanda bu hazırlıkların tamamlanması, ek vergi yüklerinden kaçınmak için kritik önem taşıyor.
Denetim ve sertifikasyon sürecinin firmaların geleceğine etkileri nelerdir?
ISO 14064-1 gibi uluslararası standartlar, firmaların emisyonlarını şeffaf ve güvenilir şekilde ölçmesini ve raporlamasını sağlıyor. Bu sertifikalar firmalara:
• Uluslararası pazarlarda rekabet avantajı• Müşteri güveninin artması
• Finansmana erişim kolaylığı
• Yasal yükümlülüklere uyum gibi kritik faydalar sağlıyor.
Yeşil Çevre ve Yeşil Üretim Parametreleri Firmalara ne gibi avantajlar sağlayacak?
Yeşil dönüşüm, firmalara:
• Enerji maliyetlerinde düşüş
• Uluslararası pazarlarda rekabet üstünlüğü
• Karbon vergilerinden muafiyet
• Yeşil finansman olanaklarına erişim
• Marka değerinde artış
• Müşteri portföyünün genişlemesi gibi önemli avantajlar sağlıyor
Bu çalışmanın maddi boyutunu hesaplarsak kar-zarar sürecinden bahsedebilir misiniz?
Yeşil dönüşüm yatırımları başlangıçta yüksek maliyetli görünse de, orta ve uzun vadede önemli getiriler sağlıyor:
Maliyetler:
• Teknoloji yatırımları
• Sertifikasyon süreçleri
• Danışmanlık hizmetleri
• Personel eğitimleri
Kazanımlar:
• Enerji verimliliğinden kaynaklanan tasarruf
• Karbon vergilerinden kaçınma
• Pazar payı artışı
• Yeşil finansman avantajları
• Artan müşteri talebi
Yeşil dönüşüm sürecinde devlet teşvikleri ve finansman destekleri nelerdir?
Yeşil dönüşüm sürecinde firmalar çeşitli destek mekanizmalarından yararlanabilir:
• Yenilenebilir enerji yatırımları için YEKDEM ve diğer teşvik mekanizmaları
• Enerji verimliliği projeleri için %30’a varan hibe destekleri
• Karbon azaltım projelerine yönelik düşük faizli kredi imkanları
• Yeşil dönüşüm danışmanlık hizmetleri için KOBİ destekleri
• Tübitak’ın 1831, 1832, 1833 kodlu Yeşil Dönüşüm Çağrıları
• Sertifikasyon süreçleri için KOSGEB ve Ticaret Bakanlığı teşvikleri
Ayrıca, uluslararası finansman kuruluşları da yeşil dönüşüm projelerine özel kredi paketleri sunuyor. Firmaların bu desteklerden yararlanarak maliyetlerini önemli ölçüde azaltmaları mümkün.
Türkiye’deki alüminyum sektörünün yeşil dönüşüm konusunda küresel rakiplerle karşılaştırıldığında durumu nedir?
• Türkiye’deki alüminyum sektörü, yeşil dönüşüm konusunda maalesef küresel rakiplerinden geride kalmış durumda. İskandinav ülkeleri, Almanya ve Japonya gibi ülkelerdeki üreticiler, düşük karbonlu üretim teknolojilerine 10-15 yıl önce yatırım yapmaya başladılar. Bu nedenle, karbon ayak izleri Türkiye’deki üreticilere kıyasla %30-40 daha düşük.
• Ancak sevindirici olan, Türkiye’de son 2-3 yılda farkındalığın hızla artması ve öncü firmaların bu alana ciddi yatırımlar yapmaya başlaması. Doğru stratejiler ve hızlı adımlarla, bu açığın 5 yıl içinde kapatılabileceğini öngörüyoruz

Türkiye’de yürürlüğe girmesi planlanan İklim Kanunu Taslağı, alüminyum sektörü için ne tür fırsatlar ve riskler barındırıyor? Şirketler bu sürece nasıl hazırlanmalı?
Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanan İklim Kanunu Taslağı, sanayi sektörlerini sürdürülebilir üretim modellerine teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Kanunun yasalaşmasıyla birlikte, alüminyum sektörü gibi enerji yoğun sektörler için Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve yeşil yatırımlara yönelik teşvikler gibi düzenlemelerin devreye alınması beklenmektedir.
Bu düzenlemeler, alüminyum sektörü için hem fırsatlar hem de riskler barındırmaktadır. Riskler açısından bakıldığında, karbon emisyonlarının doğru ölçülmemesi veya azaltım politikalarının uygulanmaması, şirketlerin yeni vergilendirme mekanizmalarıyla karşılaşmasına neden olabilir. SKDM kapsamında AB’ye ihracat yapan firmalar, karbon fiyatlandırmasına tabi tutulacak ve karbon ayak izini düşüremeyen firmalar ek maliyetlerle karşı karşıya kalacaktır. Ayrıca, yerli üreticiler için karbon fiyatlandırmasının uygulanması, operasyonel maliyetleri artırabilir.
Ancak, bu sürecin firmalara sunduğu önemli fırsatlar da bulunmaktadır. Düşük karbonlu üretime geçen firmalar, devlet teşviklerinden faydalanabilecek ve yeşil finansman olanaklarına erişim sağlayacaktır.Türkiye’de Emisyon Ticaret Sistemi’nin devreye girmesiyle, karbon kredileri piyasasında erken hareket eden firmalar ekonomik avantaj elde edebilecektir. Ayrıca, geri dönüşüm oranlarını artıran ve enerji verimliliğini geliştiren firmalar, sürdürülebilirlik hedeflerine daha hızlı ulaşarak uluslararası pazarda rekabet avantajı yakalayacaktır.
Bu sürece hazırlık olarak, firmaların karbon ayak izlerini doğru şekilde hesaplaması, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmesi, süreç verimliliğini artırarak emisyonlarını düşürmesi ve sürdürülebilirlik raporlamasına geçmesi kritik öneme sahiptir. Özellikle SKDM ve ETS kapsamında uygulanacak mekanizmalara yönelik erken adaptasyon sağlayan şirketler, düzenlemelerin zorunlu hale gelmesiyle birlikte rekabette avantaj sağlayacaktır.
Henüz taslak aşamasında olan İklim Kanunu, yürürlüğe girdikten sonra daha kesin uygulamalar ortaya koyacaktır. Ancak bugünden itibaren hazırlık yapan firmalar, karbon yönetimi süreçlerini güçlendirerek gelecekteki düzenlemelere uyum sağlama konusunda öncü olabilir.
Son olarak, sektöre ne mesaj vermek istersiniz?
İklim Kanunu, alüminyum sektörü için bir tehdit değil, dönüşüm fırsatı olarak görülmeli. Bugünden hazırlık yapan, yatırımlarını planlayan ve sürdürülebilir üretim modellerine geçiş yapan firmalar, yarının kazananları olacak. Unutmayalım ki; bu dönüşüm kaçınılmaz. Soru “değişim olacak mı?” değil, “değişime nasıl liderlik edeceğiz?” olmalı.
Türk aluminium sektörü, doğru stratejiler ve kararlı adımlarla bu dönüşümün öncüsü olabilir. Yeter ki zamanında harekete geçelim ve gerekli yatırımları yapmaktan çekinmeyelim.
ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR: ALÜMİNYUM SEKTÖRÜ İÇİN KIRMIZI ALARM!
Değerli Sektör Temsilcileri,
2026 yılı yaklaşırken, alüminyum sektörü tarihinin en kritik dönemecinde bulunuyor. Önümüzdeki süreç, ya şirketlerinizin küresel pazarda silinmesine ya da yükselmesine tanıklık edecek.
Gerçeklerle Yüzleşme Zamanı
AB’nin Sınırda Karbon Düzenlemesi (CBAM) ile birlikte:
• Karbon ayak izinizi belgeleyemezseniz, ton başına 200 Euro’ya varan ek vergiler yolda
• Yeşil dönüşüme uyum sağlamayan firmalar, ihracat pazarlarını kaybedecek
• Düşük karbonlu üretim yapmayan tesisler, tedarik zincirlerinden çıkarılacak
• Bankalar, yeşil dönüşüm yapmayan firmalara kredi vermekte zorlanacak
Yaklaşan Tehlike
Rakamlar acımasız gerçeği gösteriyor:
• Sektörün %70’i henüz karbon ayak izi ölçümüne bile başlamadı
• Firmaların %85’i gerekli sertifikalara sahip değil
• Mevcut üretim yöntemleriyle devam eden tesisler, 2026’da ihracatlarının %40’ını kaybedebilir
• Yatırım yapmayan firmalar, pazar paylarını Yeşil Tesisler’e kaptıracak
Acil Eylem Planı
Hayatta kalmak için atmanız gereken adımlar:
1. Hemen Bugün
• Karbon ayak izi ölçümüne başlayın
• ISO 14064-1 sertifikasyon sürecini başlatın
• Enerji verimliliği etüdü yaptırın
2. İlk 3 Ay İçinde
• Yeşil dönüşüm yol haritanızı oluşturun
• Personel eğitimlerini tamamlayın
• Tedarik zincirinizi gözden geçirin
3. 6 Ay İçinde
• Yenilenebilir enerji yatırımlarını planlayın
• Üretim teknolojilerinizi modernize edin
• Geri dönüşüm sistemlerinizi güçlendirin
SON UYARI
Zaman tükeniyor. Harekete geçmek için yarın çok geç olabilir. Unutmayın:
• Her geçen gün maliyetleriniz artıyor
• Rakipleriniz çoktan harekete geçti
• Müşterileriniz alternatifleri araştırıyor
Bu dönüşüm, bir tercih değil, hayatta kalma meselesidir. Ya şimdi harekete geçin, ya da işletmenizin geleceğini riske atın.
Gelecek Sizin Elinizde
2026’da karşınıza iki senaryo çıkacak:
1. Dönüşümü tamamlamış, güçlü ve rekabetçi bir firma
2. Pazardan silinme tehlikesiyle karşı karşıya kalan bir işletme
Seçim sizin. Ama unutmayın, bu seçimi yapmanız için çok az zamanınız kaldı.
Yarın çok geç olmadan, bugün harekete geçin!
Bu yolculukta yanınızdayız, bizimle iletişime geçmekten çekinmeyin.
Bu uyarıyı görmezden gelen firmalar, yakın gelecekte varlıklarını sürdürmekte zorlanacaklar. Sektörün geleceği, alacağınız kararlara bağlı. Doğru kararı verin, geleceğinizi güvence altına alın!