38 yıla varan köklü geçmişe sahip Uzuner Alüminyum kuruluşundan bugüne dek her zaman birinci planda tuttuğu temel felsefesi Ar-Ge ve insana yatırımdır. 1986 yılında firmanın temelleri atıldığında öncelikli hedef alüminyum sektörünün geleceğine aynı zamanda Türkiye ekonomisine önemli kaynak oluşturacak yapı taşlarını örmekti.
İstikrar, kalite, profesyonellik, katmadeğer, çağdaş üretim anlayışı ve en önemlisi sürdürülebilir gelişme ve büyümeye odaklı bir alt yapının kurulmasına öncülük etti Uzuner Alüminyum. Sahip olduğu 38 yıllık bilgi ve tecrübeyi ürününün satışını yapan firmalarla paylaşarak her geçen yıl büyüme rakamlarını bir önceki seneye göre arttırmayı başaran bu güzide firmanın merkezi İstanbul Esenyurt’da bulunmakta.
Tekirdağ Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesinde kurulan modern tesislerinde 1100 Ton SMS Schloemann Alman presi ve 2000 Ton’luk pres gücüyle bugün yapı ve endüstri profillerin önemli üreticisi konumuna gelmiştir. Üretmiş olduğu yüksek kalitedeki alüminyum profillerin satışını hem yurtiçinde hem de yurtdışında başarıyla sağlayan Uzuner Alüminyum üretim ve milli ekonomiye katkıyı birinci planda tutan kuruluşlar arasındadır. Son derece zengin ve geniş bir yelpazeden katılımcının ve ziyaretçinin buluştuğu İntermob Fuarı’nda güçlü ve zengin bir programla katılım sergileyen UZUNER Alüminyum, sergilediği performansla katılımcıların favori markası oldu.
Uzuner Alüminyum girişimci ve geliştirici alt yapısı aynı zamanda doğa dostu çizgisiyle prensipli çalışan, hammaddeden bitmiş ürüne kadar geniş bir yelpazede üretim zincirini tam entegre kuruluşunda üretme başarısı gösteren sektörünün güvenilir ve iddialı firmasıdır.
Uzuner Alüminyum Metal Sanayi ve İnşaat Sanayi Ltd.Şti. Necmi UZUNER - Yönetim Kurulu Başkanı
Alüminyum Sektörünün 2024 Yılının Son Çeyreği ve 2025 Yılının İlk 6 Ayı Zorlu ve Sıkıntılı Geçecek.
Alüminyum Sektörünü 2024 Yılı Değerlendirmesini Yapabilir misiniz?
2024 yılının son çeyreği, işaretleri ve sinyalleri ile ne kadar tehlikeli ve kötüye doğru bir gidişat içinde olduğumuzu gösteriyor. Dünyadaki savaşlar, ekonomik küçülmelerin ve bu süreçte artan korkuların bir yansıması olarak görülüyor. Yurtdışında haftalık sipariş süreleri 2-3 aya kadar uzandı. Yurtdışında nakit akışının ve ticaretin düşmesiyle siparişler durma noktasına geldi. İç piyasada ise nakit akışı yetersiz kaldığı için firmalar, özellikle yerel ticarette çekle ödeme yapmaya yöneldi. Günümüzde iç piyasada firmalar, ticaretlerinde çek kullanmaya razı olsalar da, çeklerin tahsilatında yaşanan sorunlar nedeniyle endişe duymaya başladılar. Bu durum, özellikle bizim sektörümüzde güvene dayalı ticarette sıkıntıların ortaya çıkmasına neden oldu. Küresel ekonomik daralma nedeniyle ticaret süreçlerinin takibi de zorlaşmış durumda. Çek verenler, işlerin durduğu anlarda ödemelerini gerçekleştiremiyor. Zor bir dönemden geçiyoruz. Türkiye’deki yüksek faiz oranları nedeniyle, 2024 yılının sonuna kadar bu olumsuz durumun değişmeyeceğini düşünüyorum. Korkarım ki 2025 yılı, daha sıkıntılı bir sürece doğru ilerleyecek gibi görünüyor.

Alüminyum ekstrüzyon sektöründe üretimde yaşanan artışa rağmen, kârlılıktaki düşüş dikkat çekiyor. Sektördeki firmaların sayısındaki artışın bu durumu tetiklediği iddia ediliyor. Ancak, sizce bu durumun tek nedeni bu mu? Başka faktörler de etkili olabilir mi?
Şu anda piyasada rekabet aşırı derece yüksek ve bunun firma sayısının her geçen gün artış yaşamasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Alüminyum ekstrüzyon sektöründe yaşanan fiyat rekabetinde, yeni firmaların maliyet hesaplamalarındaki eksiklikler dikkat çekmektedir. Kısa vadeli kazanç odaklı hareket eden bu firmalar, düşük fiyatlarla pazar payı kazanmaya çalışırken, sektördeki kârlılığı düşürmektedir. Tonaj doldurmak adına firmalar fiyat kırmak zorunda kalıyor. Fiyat kırınca maliyet hesabını tam yapmadığı için o an durumu kurtarabilir ama büyük ve kurumsal firmaları bu tarzda ticaretler ciddi anlamda sıkıntıya düşürür. Büyük firmaların yüksek sabit maliyetleri ve daha kapsamlı hizmetleri nedeniyle bu tür fiyat savaşlarına katılması zorlaşmakta, sektördeki dengenin bozulmasına neden olmaktadır. Bu durum, uzun vadede sektörün tüm oyuncularını olumsuz etkileyerek, sektörün büyüme potansiyelini sınırlamaktadır. Sadece pazarın daralması değil bugün firma sayısının artması ve oluşan rekabetin yüksekliği sektörün geleceğini çok ciddi sıkıntılara düşürüyor. Son dönemde artan iflas ve konkordato başvuruları, sektörümüzün ciddi bir sınavdan geçtiğini gösteriyor. Bu durum, hem sektöre olan güveni sarsıyor hem de yatırımcıların çekincelerini artırıyor. Ekonomideki daralma, yüksek faiz oranları ve artan maliyetler, firmaların ayakta kalmasını zorlaştırıyor. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, bu süreçten daha fazla etkileniyor. Genel olarak baktığımız zaman para şu an faizlerde duruyor. Bu yüzden sıcak para girişi olmadığı için kriz derine doğru ilerliyor.

Daha önce sektör bu tarzda bir durum yaşamış mıydı Necmi Bey?
1994’te benzer bir dalgalanma yaşamıştık, ancak bu seferki kriz daha derin ve uzun soluklu. Yüksek faiz oranları, sanayicinin yatırım yapma isteğini kırıyor. Bu durum, üretimde yavaşlamaya, işten çıkarmalara ve hatta bazı fabrikaların kapanmasına neden olabilir. Kısa vadede düzelme beklenmiyor. Bu nedenle, sanayicilere yönelik destekleyici politikalar geliştirilmeli ve olumlu bir iş ortamı oluşturulmalıdır. Negatif söylemler yerine, sektörün potansiyeli ve geleceği vurgulanmalıdır. Sanayici şuan mevcudu koruma durumuna geçti.
Sektörde yeni fabrikaların artması, mevcut tesislerin kapasite yetersizlikleri ve üretim süreçlerindeki eksiklikler gibi sorunlardan kaynaklanıyor olabilir. Bu durum, firmaların mevcut tesislerine yeterli yatırım yapmadıklarını düşündürüyor. Sizce de mevcut firmaların yatırımlarını daha etkin kullanmaları ve mevcut tesislerini geliştirmeleri gerekmiyor mu, Necmi Bey?
Bazen öyle güzel bir rüzgâr eser ki, hep böyle devam edecek sanırsınız; ama işler hiç de öyle kalmaz. Şu anda yatırımların veya mevcut tesislerin büyümesinin yeterli olmadığını düşünüyoruz belki, ancak işler tersine döndüğünde nasıl bir yol izlenecek? Sürekli yatırım yapmak için hangi kriterlere göre hareket etmek gerekiyor? Türk alüminyum ekstrüzyon sektörü, ne yazık ki yalnız bırakılmış bir alan; herkes bu durumu biliyor, ancak kimse açıkça dile getirmiyor. Pek çok kişi sektöre girmeye hevesli fakat raporlama yok, fizibilite yok, küresel gelişmeleri değerlendirme yok. Enerji maliyetleri yüksek, işçilik pahalı, hammadde ithal geliyor ve denetim eksik. Bu şartlar altında güvenilir bir yatırım yaparak ayakta kalmak nasıl mümkün olabilir?
Bugün talep düşük, sektörü ayakta tutmak için devletin desteği şart. Sektördeki ekstrüzyon firma sayısının fazla olduğunu ve bu durumun düzenlenmesi gerektiğini ifade etmeli. Yoksa fiyat rekabeti kurumsal firmalara ciddi zarar veriyor. Bir firma ürünü 100 liraya satarken, başka biri 90 liraya satıyor; ilk firma da müşteri kaybetmemek için fiyat indirmeye mecbur kalıyor. Bu bir kısırdöngüye dönüşüyor. Bu sektörde kârlı görünen işler yüzünden pek çok yeni girişim oldu, ancak iflaslar ve konkordatolar da arttı. Bu durumun temel sebeplerini sorgulamalıyız.

Siz, 38 yıllık güçlü bir kurumsal firma olarak bu gibi durumlarda ne tür önlemler alıyorsunuz?
Biz ve bizim gibi uzun vadede bu sektörde varlık gösteren firmalar, şu anda mevcut durumu koruma çabası içindeyiz, emin olun. Yatırımı durdurarak, ayakta kalma savaşı veriyoruz; esas amacımız, elimizdekini kaybetmemek. Kazanç elde etmekten çok, bu zorlu süreci atlatmaya odaklanıyoruz. İhracat rakamları gelmeye başladı ve yıl sonu verilerinin düşük geleceğini öngörüyoruz. İyi olsaydı ihracat rakamlarında artış görmemiz gerekirdi; ama kapasiteler %30-50’ye kadar düşmüş durumda. Avrupa’da da durum aynı; oradaki pazarlar da bu süreçten olumsuz etkileniyor. Avrupa piyasalarını bozduk; kimse alınmasın ama etkilerini görmek zorundayız.
Türkiye’deki firmaların artık Çinli firmalarla aynı kategoride değerlendirildiği görülüyor. Sizce yanlış bir ticaret stratejisiyle mi ayakta kalıyoruz, Necmi Bey?
Avrupalı ve Çinli firmaların, bu denli risk içeren ticaret hamlelerini birbirleriyle yaptıklarını ne gördüm ne de duydum. Elbette ticaret olacak, ancak rekabet ortamında artık bunun da belli kuralları var. Biz ise her yerde kendi ülkemizden firmalarla karşı karşıyayız. İç ve dış pazarlarda yüksek kaliteli standartlarda ürün sunmaya çalışırken, karşımızda sadece fiyat odaklı rekabet eden yine kendi ülkemizin firmalarını buluyoruz. Bu durumla mücadele etmek insanın zoruna gidiyor, insanı gerçekten yoruyor. Oysa rekabet, ülkeye döviz kazandırır ve güç katar; ancak hepimiz çalışsak da ortada gerçek bir kazanç görünmüyor. Ticaretin bu haliyle ne anlamı kaldı? Kaybettiğimiz enerjiye yazık değil mi? Çinli firmalar bile bu kadar acımasız bir rekabet içine girmiyor.
Mevcut koşullara baktığımızda, sektördeki büyümenin bir balon etkisi yarattığı görülüyor. Sizce bunu tersine çevirecek önlemler bir araya getirilerek uygulanamaz mı?
Aslında tam olarak belirttiğiniz gibi, sektördeki büyüme balon etkisi yarattı. Bu balon henüz patlamasa da hızlı bir şekilde hava kaçırmaya, sönmeye başladı. Aralık ayı itibarıyla daha net bir fikir sahibi olacağız, bu yüzden mevcut durumu korumaya çalışıyoruz.

Uzuner Alüminyum, doğru bir duruş sergileyerek ve sektörde bir değer olma yolunda emin ve kararlı adımlarla ilerleyen bir firma. Siz, Necmi Uzuner olarak, sektörün bu gidişatını düzeltmek veya toparlanmasını sağlamak adına herhangi bir girişimde bulunabiliyor musunuz?
Sorunuza şöyle yanıt vereyim: Öncelikle, alüminyum sektörüne tutku ile bağlı olan ve dürüst sanayiciliği örnek alan çalışanları, hangi sektörde olurlarsa olsunlar, her zaman takdir etmişimdir. Ülke için katkı sağlayan herkes benim gözümde doğru ve başarılı bir insandır. Biz de bu doğrultuda kaliteli malzemeler kullanmaya özen gösteriyoruz; hurda veya düşük kaliteli malzemelere yönelmiyoruz. İşimizi doğru yaptığımızda, hem iç pazarda hem de dış pazarlarda kaliteye önem veren müşterilerin tercih ettiği bir firma oluyoruz. Kalite arttıkça maliyet de yükseliyor, ancak alıcısını bulmakta zorlanmıyoruz. Biz kaliteli ürüne değer veren müşterilerle çalışmayı seviyoruz ve ürünün hakkını vermek için çabalıyoruz. Dünya çapında kaliteli ürün arayan önemli adresler mevcut, ve bugün ürün sağladığımız yurtiçi ve yurtdışı firmalar bunun en iyi örneği.
Düsseldorf 2024 Aluminyum fuarına katıldınız. Uzuner Alüminyum olarak bu fuardan beklentiniz nedir?
Alüminyum ürünlerinin yoğun olarak kullanıldığı sektörlere yönelik fuarlara iç piyasada düzenli olarak katılsak da, dünya pazarlarındaki varlığımızı daha da güçlendirmek için ALUMINIUM 2024 gibi uluslararası bir platformda yer alma kararı aldık. Ürünlerimizin yüksek kalitesi, sunduğumuz hizmetin önemi ve rekabetçi yapımızla sektörde fark yaratmak istedik. Entegre bir tesise sahip olduğumuzun bilinmesini, kaliteli alüminyum profil üretimindeki uzmanlığımız ve ekip olarak uyumlu çalışmamız sayesinde güçlü bir oyuncu olduğumuzu göstermek istedik. Bu fuar, hem ürünlerimizi sergilemek hem de sektördeki diğer oyuncularla tanışarak işbirliği fırsatları yaratmak için önemli bir platform oldu. “Çalışalım kul olarak, Allah CC rızkımızı verir” prensibiyle hareket eden firmamız, bu fuarda da hedeflerine ulaştı. Başarılı bir katılımla, hem kendimizi hem de ülkemizi uluslararası arenada temsil etmenin gururunu yaşadık.
38 yıllık entegre bir tesis olan Uzuner Alüminyum firmasının duayen yöneticisisiniz. Pazar olarak, firma olarak büyüyen sektörün önemli bir firmasısınız. Birlik beraberlik ve dayanışma konusunda sürekli sektör firmalarına mesajlar veriyorsunuz. Hiç dinlenmediğinizi düşündüğünüz oluyor mu veya rahatsız olduğunuz konular oluyor mu bunlardan bahseder misiniz?
İfade ettiklerimin çoğu insan tarafından anlaşılmadığını düşünüyorum. Eski kuruluşların yöneticilerine bakın; çoğu olumsuz ve karamsar bir tablo çiziyor. İnsanlar birbirinden uzaklaştı, kimse başkasını dinlemiyor veya ortak bir üretim yaklaşımı geliştirmiyor. Eşit koşullarda yarışmıyor, birlikte üretim yapmıyoruz. Büyük firmalar da benzer şeyleri dile getirmek istiyor, ancak sessiz kalıyorlar. Ben ise her ortamda düşündüklerimi açıkça ifade eden biriyim; söylerim, uygulamak isteyen uygular. Herkes durumun farkında ancak konuşmak var, uygulama aşamasına gelince yoklar. Sürekli birlik ve beraberlik mesajı veriyor, şartların ve standartların oturmasını, bir arada olmamızı söylüyorum, fakat bu konuda dinlenmediğimi hissediyorum.
‘Baktığınız Zaman Aynı İşi Yapıyoruz Fakat Eşit Şartlarda Mücadele Edip Üretimini Gerçekleştirdiğimiz Alüminyum Profilin Satışını Doğru Rakamlara Satamıyoruz.’ Her Koşulda ve Ortamda Söylemeye Çalıştığım Tek Gerçek, Alüminyum Firmaları Yöneticilerinin Çoğu Sıkıntıları, Sorunları Biliyor, Hem Fikir Oluyor Fakat Uygulama ve Çözüm Konusunda Yetersiz Kalıyor’
Sanayici, aslında en zor görevi üstlenir. Kendi çabalarıyla firmasını belli bir noktaya taşır ve ardından ikinci jenerasyonu işe ısındırarak işin başına geçmesini sağlamaya çalışır. Ancak bu süreçte yapılan hatalar sektörü kabul edilebilir bir durumdan çıkarıyor. Yeni nesil ise düşünmekten kaçınıyor ve başarısızlık korkusuyla yaşıyor. Bu yüzden gelecek nesillere işlerin devredilmesi konusunda neler düşünüyorsunuz?
Sorunları ve sıkıntıları elbette onlara aktarıyoruz. Bu durum yalnızca bizim sektörde değil, tüm sektörlerde mevcut. Ancak bizim yaşadıklarımızı yaşamayacaklar; onların altyapısı hazır olacak ve umarız başarılı olurlar. İkinci ve üçüncü nesilde büyük bir mutsuzluk ve umutsuzluk görüyoruz. Bu noktada kendimizi suçlamamız gerek; çünkü biz birlik ve beraberlik duygusuyla hareket edemedik, onlar da bizi yakından gözlemleyerek durumun farkına vardılar. Kuşak çatışmaları doğal olarak yaşanacak, ancak daha olumlu bir ticaret ortamı oluşturup bu havayı gelecek nesillere daha iyi şartlarda taşımalarını diliyoruz.
Son olarak 2025 yılı ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?
2024’ten daha iyi bir yıl olacağını umuyorum. Toz pembe bir tablo çizemem ancak artık bir noktadan olumlu bir çıkışın başlayacağını düşünüyorum. Çevremiz adeta bir savaş alanı ve her şeyi dikkatlice hesap etmek gerekiyor. Umudumu hiç kaybetmedim fakat bu sektörde olanlara daha tedbirli ve hedef odaklı çalışmalar yapmalarını tavsiye ederim. Sanayici olmak kolay değil çünkü.