Merhaba,
Alüminyum Yapı Dergisinin 72’nci sayısı ile yine birlikteyiz. Zorlu ve bir o kadar ağır geçen 2 aylık dönemin ardından Türkiye yoluna devam ediyor. Kendi küllerinden yeniden doğan ve yeniden yapılanmakta olan Türkiye’nin gelecek yüzyıllara daha verimli ve emin adımlarla yürüdüğünü, hedeflerine ulaşmak için el ve gönül birliği ettiğini görmek ve yürüyüşe katılıyor olmak hepimizi mutlu edecektir. Aslına bakarsanız kalkışma ya da darbe, adını ne koyarsanız koyun veya ne derseniz deyin yapılanların hiç yenilir yutulur olaylar olmadığını gördük, yaşadık.
Coğrafyasının her alanda en güçlü ülkesi konumundaki Türkiye’nin geleceğinin karanlıklara gömülmesini engellemek için bizler hem bireyler olarak hem de tüm kurum ve kuruluşlar olarak kesinlikle var gücümüz ile çalışmak zorundayız. Çünkü başka bir Türkiye yok ve bu ülke hepimizin. Her konudan ders aldığımız gibi geçmişimizden de ders alırsak gelecek günlere çok önemli ve bereketli toprakları bırakmış oluruz. 650 yıllık Osmanlı hükümranlığının ardından neredeyse 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde büyük ilerlemeler kadar bahtsız olaylar ve sıkıntılar da ülkemiz topraklarında yaşanmış, halen yaşanmakta ve gelecekte yaşanma olasılığı bulunmaktadır. Ama bu sorunlar bizim azmimizi kırmak şöyle dursun, Anadolu’nun açığa çıkmamış ve keşfedilmemiş pek çok cevherinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. BU yüzden güncel olarak yaşadıklarımız gözümüzü korkutmamalı ve direncimizi azaltmamalıdır.
Küresel piyasanın en önemli oyuncularından biri olan Türkiye kalkınma planlarını hızla almak ve kendi güvenliğini ve gücünü acilen kazanmak zorundadır. Tek parti iktidarı döneminin istikrar yönetimi sayesinde verdiği önemli stratejik kararları ve sergilediği güçlü duruş bugün ülkenin belki de 50 yıl geriye gitmesinden kurtulmasına sebep olmuştur. İslamiyet’in bana göre en başarılı modeli olmaya aday olan Türkiye her konuda rakip ülkelerinin önünde yer almayı başarmıştır.
500 milyar dolar hedef, 3’ncü boğaz köprüsü, dünyanın en büyük havalimanı, otoyollar, aklınıza gelebilen her türlü yatırımın bu dönemde geçekleşmesi tesadüf olamaz. Bu yüzden her birimiz birey olarak ülkemize sonuna kadar sahip çıkmalıyız ve bu davada koşulsuz ve şartsız memleket sevdalısı olduğumuzu göstermeliyiz.
Yaklaşık 16 yıldır Türk Alüminyum Sektörüne hizmet ederek alanında 1 numaralı dergiyi hazırlayan ekibime hiçbir zaman karamsar davranışlarda bulunmamaları için öğütler verdim. Kendime ayrılan sayfalardan her zaman ülkemin geleceğine inandığımı beyan ettim. Her ne olursa olsun; terör olsun, darbe olsun, seçim olsun aklınıza gelebilen her olumsuzluk karşısında sanayicimize yol gösterici olmayı görev edindim. Firmalarıma gerekli gereksiz boncuk dağıtarak pohpohlama yerine ülke geleceğine sahip çıkıldığı zaman her konuda büyük başarıların kaçınılmaz olacağını dilim döndüğünce anlattım, yazdım. Hep olumlu mesajlar verdim; özellikle alüminyum sektörünün üzerindeki kara bulutların dağılması için birlik ve beraberlik duygusunun işlenmesi gerektiğini bunun için ortak değerlerimiz etrafında birleşilmesi gerektiğini yazdım. Bu sektörde vida satandan en büyük parça üreten firmayı ayırt etmeden, gerekli hassasiyet duygusunu ve verimlilik olgusunu aşılamaya çalıştım.
Bugün ülkemiz toprakları çok büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Doğudan batıya kuzeyden güneye her yeri neredeyse alev alev yanmaktadır. Ne zaman ki ülke tek bir ses ve tek bir vücut olduğunu tüm dünyaya hissettirirse o zaman Türkiye belki de dünyanın süper gücü olmaya aday olacaktır. Çünkü buna hem potansiyeli hem de muazzam gücü vardır. Sanayi, tarım ve teknoloji yatırımları, alt yapı çalışmaları, inşaat sektörünün büyüme çabasını göz önüne aldığımız zaman azımsanmayacak gelişimin habercisi olan bir ülke olduğumuzu görmek mümkündür.
Türk alüminyum sektörüne burada da çok iş düşmektedir, özellikle son dönemde yaşanan talihsiz olaylar sebebiyle sürekli sektörün geleceği için mesajlar verilmeliydi diye düşünüyorum. Her zaman geride durmaya çalışan ve yokmuş gibi davranan, pasif tutumlar içinde olan bir sektörü kabul etmek ne kadar doğru olabilir ki! Biz büyük bir sektör olduğumuzu ve bu tür sıkıntılı zamanlarda kabuğumuzda durmak yerine güçlü ve yapısal değerlere sahip olduğumuzu tüm sektör kanallarına bir şekilde iletmek zorundayız. Bu sektörün büyüklüğüne ve güçlülüğüne inanan ve bunu her yazımda dile getiren birisi olarak söylemek isterim ki, bu günler bir şekilde atlatılacak; zor da olsa güçte olsa atlatılacak fakat şu kesinlikle unutulmasın: bu memleket hepimizin, her birimiz bu geminin ayrı yolcularıyız. Bu sebeple Türk Alüminyum Sektörü olarak her zaman güçlü bir sektör olduğumuzu bildirmemiz ve göstermemiz gerekmektir.
Bana ayrılan bu özel sayfalardan firmalarıma iletebileceğim naçizane düşüncem şudur: bir olmalıyız, birlik olmalıyız, güçlü durmalıyız! Ülkemize her konuda faydalı işler yapan düzgün ve dürüst firmalar olmalıyız. Bunu yaparsak şayet, başarı kaçınılmazdır. “Ben buyum, bu şekilde kabul edin,” diyenlerin dünyası artık geride kalmıştır. Çalışacağız, çabalayacağız, var gücümüzle bu sektörün muasır medeniyetler seviyesine çıkması için uğraşacağız.
Her sayıda olduğu gibi bu sayımızda da bizleri yalnız bırakmayan ve desteklerini eksik etmeyen tüm firmalarımıza ve kıymetli yöneticilerimize teşekkürü bir borç bilirim.